- مَن كانَ في النَّهارِ ضَيفاً يَجِب أن يَسهَروا لَيلاً. Gün içinde misafir olan gece de uyanık olmalıdır.
- لا تَعلُوا السَّفينَة الغَارِقة. Batmak üzere olan gemiye binme.
- بَيَّضَ اللهُ وَجهَك. Allah yüzünü ak etsin. (Teşekkür etmek için kullanılır)
- لَيْسَ كُلُّ ما يَلمَعُ ذَهَبًا Her parlak şey altın değildir.
- الأمانة كَنزٌ لا يَفنى. Sadakat kaybolmayan bir hazine gibidir.
- الحَبلُ قَصيرٌ مَعَ الجار القَريب. Komşusu kötü olanın halini düşünme.
- لا يَأتي الجِدُّ مِن فَراغ. Büyük bir başarı veya başarılı bir kişi tesadüfen gelmez.
- الكِتمان قانون الجَمال. Güzelliğin sırrı gizli tutmakta yatar.
- إن كُنتَ طَيِّباً تُحسن. Eğer iyi davranırsan, insanlar değişir.
- السَّلامَة في السَّلامَة. Güvende olmak güzel bir durumdur.
- العِبرة بِالأعمال لَيسَت بِالأَقوال. Eylemler sözlerden daha fazla şey ifade eder.
- ٍضَربَتَين في مَكانٍ واحِد. Aynı anda iki kuş vurmak.
- بَغيضُكَ بَغيضُك ولا تَقول إنَّكَ تُحِبُّه. Düşmanın düşmanın, dostun dostundur.
- ِالجَمَلُ مِن فَصيلِهِ والكَلبُ مِن نَسلِه Deve ailesi ile köpek de soyu ile…
- الحمار بخشم أمه. Ahmak çocuğunun her tavrı annesine benzer.
- الكلب الوفي خير من الصديق الغاشم. Sadık bir köpek, hain bir dosttan daha iyidir.
- التكرار يُعَلِّم الحِمار. Tekrar eşeğe bile öğretir.
- اَللَّذي ما يَستُر وَجهَه ما يَستُر ذُنوبَه Yüzünü örtmeyen, günahını da örtemez.
- ِالمُؤمِن مِرآة أَخيه. Mümin, kardeşinin aynasıdır.
- القَلبُ يُغنِي عَن الأَلْسِنة. Kalbin dile ihtiyacı yoktur.
- اللهُ لا يَضيعُ أَجرَ مَن أَحسَنَ عَمَلًا. Allah, iyi iş yapanı ödüllendirir.
- المالُ يَنفَعُ في الحال. Para, sadece o an için yararlıdır.
- لِكُلِّ جَوادٍ كَبْوَة. Her at tökezler.
- ٌّالعَينُ حَق. Gözün gördüğü gerçektir.
- اَلَّذي يَشربُ مِن البَحرِ يَموت عَطشان. Denizden içen susuz ölür.
- الغاضب على ما لا يحزنه شيء. Kızgın olduğu şey umursamaya değmez.
- ِالسِّرُّ في البَطن. Sır midesindedir.
- َالضَّرورة تَقول لِلْحاجة اِفعَلي ما شِئت. Zorunluluk, ihtiyaça yap istediğini der.
- الحِرصُ الحِرص يَضُرُّ الحمص. Aşırı hırs, nohutu pişirmez.
- المرء يحسن علمه بالسؤال والسكوت. Bir kişi, soru sorma ve sessiz kalma ile bilgisini iyileştirir.
- الندامة تعمى العين. Pişmanlık, gözü kör eder.
- العلم نور والجهل ظلام. Bilgi ışıktır, cehalet ise karanlık.
- الحِرصُ شَرٌّ مِن الجوع. Aşırı istek, açlıktan daha kötüdür.
- البَعيد عَن العَين بَعيد عَن القَلب. Gözden uzak olan, gönülden de uzak olur.
- البطن واحدة تحمل كل الحكمة. Mide tüm bilgeliği taşır.
- القِردُ في عَينِ أُمِّهِ غَزال. Maymun, annesinin gözünde ceylandır.
- الأُمور تَقول مُكَمَّلَها. Olaylar, kendi hikayelerini anlatır.
- الكَلبُ القَديم لا يَعلمُه جَديد. Yeni köpek eski numaraları bilmez.
- الحَبلُ قَصير وَالفاسِق مَشهور. Kördüğüm kısa ama günah büyük.
- الأفعى لا تلِد إلا جَحشاً. Yılan sadece yavru yılan doğar.
- الغاضب على ما لا يحزنه شيء. Kızgın olduğu şey umursamaya değmez.
- السِّرُّ في البَطن. Sır midesindedir.
- الضرورة تقول للحاجة افعلي ما شئت. Zorunluluk, ihtiyaça yap istediğini der.
- ُالنفس تَنصَحُ والقَلبُ يُنصِت. Nefis öğüt verir, kalp dinler.
- Home
- Arapça Deyimler